Filiz Akın yıllardır yazmış olduğu yemek tariflerini bir yemek kitabında topladı.

Misafir ağırladığında mutfağa kendisinin girdiğini söyleyen Filiz Akın'ın en büyük yardımcısı eski eşi emekli diplomat Sönmez Köksal. Yeni yemek kitabı yazarı Filiz Akın, hem yeni kitabı, hem güzellik sırları, hem de evhayatı hakkında konuştu.

SEVDİĞİM TARİFLER VAR

Kitaptaki yemek tariflerini nasıl belirlediniz?
Ben bir profesyonel değilim, yemek konusuna meraklı biriyim sadece. Dünyaca ünlü oyuncu Gwyneth Paltrow da öyle... O ikinci kitabını çıkarınca, ben de kendi biriktirdiğim tariflere yenilerini ekleyip paylaşayım dedim. Kitaptakiler; sevdiğim ve ilginç bulduğum tarifler...

Yeni keşfettiğiniz yemekler mi bunlar?
Yıllardır denediğim tarifler de var, yeni keşfettiklerim de... İnsanın bir yemekten ilham alıp farklı bir yorum yaptığı da oluyor. Ben geleneksel Türk yemeklerinden farklı, dünya mutfaklarından örnekler sunmak istedim.

Tariflerinizi ilk kime tattırıyorsunuz?
Eşim (Sönmez Köksal), bana yeni fikirler verir. Bazen de arkadaşlarıma yaparım yeni bir tarifi. Dostlarımızın çoğu; çok güzel yemekler yapan, yemekten anlayan insanlar. Aşçı profesyonelliği beklemiyoruz birbirimizden. "Şu ürünleri beraber kullanmalıyız" veya "Bu baharatların karışımı ne kadar hoş olmuş" dediğimiz oluyor aramızda. Bu yüzden ilk yolculuğu beraber yapmak çok keyifli.

Peki kitabınıza ilgi nasıl?
İyi galiba... Yayınevim Epsilon, ikinci baskıya hazırlanıyor çünkü.

Formunuzu nasıl koruyorsunuz? Siz de sürekli diyet yapanlardan mısınız?
Benim beslenme şeklim örnek değil; kimseye önermiyorum. Hastalık sürecinde, damak tadım çok değişti. Sabahları peynir çeşitleri ve domatesle tost yapıyorum. Bağırsaklarımı çalıştırsın diye muz yiyorum. Sonraki öğünde ise et ve yanında sebze yiyorum. Dört-beş kilo alsam, hemen kontrolü ele alırım. Arada sevdiğim şeylerle kendimi ödüllendiriyorum. Üç-dört günde bir pasta veya çikolata yerim. Meyveli tartları da çok seviyorum. Aslında oburumdur.

EŞİMLE YEMEK YAPARIZ

Evde yemekleri sürekli siz mi yapıyorsunuz?
Hastalığımın tedavi sürecinde, kokuya karşı aşırı duyarlıydım. O yüzden çok sık mutfağa girmiyorum. Kolay yemek tarifleri güzel oluyor. Ama misafir geldiği zaman, yemekleri mutlaka kendim yaparım. Eşim de yemek yapmaktan iyi anlar ve onunla birlikte mutfağa girip yemek yapar, birlikte vakit geçiririz.

SAÇIMI KENDİM KESİYORUM

Türk sinemasının en güzel yıldızlarından biri olarak gösteriliyorsunuz. Düzenli şekilde güzellik salonlarına gider misiniz?
Ben saçımı kendim kesiyorum; oradan buradan kesmeyi seviyorum. Erkekçocuğu gibi, yaramaz bir hali oluyor... Aslında saçta kesimden çok, tarama ve şekil verme önemli. Yüzüme Bepanthene'in hem kremini, hem de pomadını sürüyorum. Her dakika sürüyorum diyebilirim. Tedavi sebebiyle cildim kuruduğu için, nemlendirici olarak bunu kullanıyorum. Gece yatarken ise gözaltlarıma ve yanaklarıma, gece kremlerimi sürüyorum. Güzellik salonlarına gidip cilt bakımı yaptırmam. Ciltle oynamayı çok sağlıklı bulmuyorum. Birçok kozmetik ürünü; çok fazla kimyasal işlemden geçiyor. Ben bu tip ürünleri kullanmamayı tercih ediyorum. Kuaföre sadece saçımı boyatmak için iki-üç ayda bir gidiyorum. Makyajımı da kendim yapıyorum.

MARKALI KIYAFETE VERECEK PARAM YOK!

Genellikle nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?

Pazarlara giderim... Özellikle Bodrum'dayken, sık sık pazarlara uğrarım. Oradan şalvarlar ve buruşmayan elbiseler alıyorum. Yunanistan'daki ucuzluk pazarlarından da şalvar tipi etekler, kısa trikolar alıyorum. Arada bir alışverişe çıkarım zaten. Çıktığımda da hemen almam; çok dolaşırım ve sonra işime yarayacak şeyleri seçip alırım. Genelde eski kıyafetlerimi değerlendiriyorum. Ben anlatıyorum, yardımcım dikiyor. Eskiden elle dikiyordu; şimdi küçük bir makine aldık, onunla dikiyoruz.