Lise sondaki geometri hocamız despot birisiydi. Sınıfta herkesin sevmediği belki de tek hocaydı. Öss’ye hazırlandığımız o stresli bunaltıcı günlerde bize karşı tavırları hepimizin fitil etmekteydi. Yaşadığımız bu olumsuz koşullardan keyif alır gibi gelirdi bize. Belki de gerçektende öyleydi. Sınıfın ve okulun kafa takımı olarak bu konu üzerine yoğunlaştığımızda bu hocaya bir şey yapmamız gerektiğini bu tavırlarını ona ödetmek(!) gerektiğini düşünüyorduk. Derken birinin aklına çok şahane bir fikir gelmişti “koku bombası”. Bu bomba bildiğimiz bombalardan değildi şaka bombası tarzında bir materyal olacaktı ve hocanın kürsüsünün altına dökecektik ve oradan gelen kokuya bütün sınıfın gülmesini; hocanın zor durumda kalmasını sağlayacaktık. Derken planlar yapıldı senaryo oluşturuldu bombayı atacak ekip kürsüye en yakın sıraya oturup dersin ortalarına doğru hocanın masasının altına bombayı bırakacaktı ve sonra biraz eğlenecekti.
Bütün bu planların olacağı gün gelip çatmıştı. Koku bombası fikrini ortaya atan arkadaşın getirdiği koku bombası dışında her şey normal seyrinde ilerliyordu. Sorun şuydu ki: Elemanın getirdiği bomba daha önce görmediğimiz bir şeydi. Bir akrabasının çalıştığı yerden getirdiğini söylediği koku bombası bir ampul içinde daha önce gördüğümüz koku bombalarından çok farklıydı.(bildiğimiz ilaç ampulünün içinde bir sıvıydı).Bir sorun olmayacağını düşünüp dersin gelmesini beklemeye başladık.
Ders saati gelmiş hepimiz yerlerimizde mevzilenmiştik bu olaydan sınıfta 5-6 kişi dışında kimsenin haberi yoktu. Hoca geldi her zamanki şekilsiz ifadesiyle masasına oturdu ve her ders yaptığı gibi tahtaya 3 soru çizdi. Alın bakalım günün mönüsü dedi. İçimden görüsün menüyü sen dedim ( : Zaman ilerliyor herkes soruları yapmaya uğraşırken bizim ekip en önde soruyu çözer gibi yaparken bir yandan da uygun vaktin gelmesini bekliyordu. Böyle vakitlerde dakikalar saat gibi gelir insana bir türlü geçmek bilmez vakit. Sıkıntıyla geçen 20 dakikanın ardından icraata geçme vaktiydi. Gözümüz en öndeki sırada oturan iki çocuktaydı onların bir işaretini bekliyorduk. Derken bunlar eğilip sıranın altında bir şeyler yaparken onay işaretini arka sıralarda gönderdiler. Hepimizi bir mutluluk kaplamıştı hocanın altında biraz sonra kötü kokular yayılacak ve herkes biraz eğlenecektik. Aradan 2-3 dakika geçmeden ön sıralardaki inek takımı çocuklarda bir kıpırdanma olduğunu gözlemledik. Ardında önden bir kız “hocam bir şey kokuyor” dedi. Hoca açık pencereleri göstererek “dışarıdan geliyordur geçer birazdan“ dedi. Bu muhabbetten 1-2 dakika sonra bizim bulunduğumuz arka sıralara kadar leş gibi bir koku sinmişti ki öndekiler nasıl dayanıyordu bilmiyorduk. Artık millet hocaya sürekli hocam bir şey kokuyor mesajları veriliyor hocada iyice şaşırmış vaziyette bir kapıyı bir pencereyi açtırıp hava sirkülasyonunu sağlamaya çalışıyordu ama boşuna. Böyle lanet bir kokuyu daha önce pek çoğumuz koklamamıştık: Bozuk yumurtayla karışık çürük peynir kokusundan beter bir şeydi bu ki hala aklıma geldikçe midem bulanır. Artık sınıfın içindeki bu koku ne dışarı çıkıyor ne etkisi azalıyordu. Herkes ayaklanmış “hocam çıkalım öleceğiz” falan demeye başlamıştı millet. Bizde iyice işi karıştırmak için “nerden geliyor ki bu koku” gibilerinden şeyler söylüyor, ortalığı iyice bulandırıyorduk. Operasyondan 10 dakika geçmeden bütün sınıf hocayı dinlemeyerek ara koridora çıkmıştı ve ders vakti olması sebebiyle koridordaki gürültümüz diğer sınıflara yansımıştı. Sınıflardan çıkan ders öğretmeninden izni alan örğenciler; ne olduğunu bizden öğrenip geri durumu içerdeki hocalarına bildirmek için girip çıkıyorlardı. Aradan 20 dakika geçmişti. Bırakın kokunun azalmasını giderek artıyor çıktığımız koridora bile iyice sinmeye başlıyordu. Hoca bir pencereden dışarıyı kokuluyor bir içeri giriyor bir bizle mücadele ediyordu. Tam manasıyla fıttırmıştı. Onu hiç bu kadar seri hareket ederken görmemiştik. Sonra kulaktan kulağa biri osurmuş lafı dolaşmaya başlamasının nedeni de gene bizdik. Bu laf hocanın kulağına gidince sınıfça bahçeye çıkmış bize gelip “bunu yapan insan olamaz! yarın bir gün bir toplantıda ve yemekte bunu yaparsanız hiç kimse bir daha sizle konuşmaz” demesi hocanın sesinin yettiği yerde canlı adam kalmamasını sağlamıştı. Çünkü o koku en çok hocaya sinmişti nereye gitse o kokuda onla beraber geliyordu. Biz işin iç yüzünü bilsek de bilmeyen pek çok kişi bu osuruk olayını hocanın yaptığından adı gibi emindi ve bu yapan insan değildir lafını onun ağzından duyunca gülmekten yerlere yatar hale gelmiştik. Hademelerin sınıfa 3-5 adet oda spreyi ile girişiyle koku yenilmişti. Arkadaşın nerden getirdiğini bir türlü anlayamadığımız ultra süper koku bombası tam amacına ulaşmıştı.

Lise güzeldi. Lise benim için candı hatta. Bully ‘nin bu yeni oyunun ilk kez oynadığımda aklımda bu anılar depreşmişti. Herkesin okulla ilgili bir anısı bir yaramazlığı bir kavgası bir olayı olmuştur. Bizim haddinden fazla olsa da okul hayatını özellikle lise çok sevmiştik ve ömrümüzün sonun kadar bu yıllardan bahsedeceğimizden adımız gibi eminim.


Gelelim oyunumuza Bully Scholarship Edition meraklılarının bildiği gibi bir devam oyunu İlk oyundan kendine pek çok hayran bırakan Rockstar gibi efsanevi bir firmanın oyunu. Oyunun açılış ekranı ve yükleme kısımlarında Rockstar’ın GTA serisinden bildiğimiz o klasik illüstrasyonlarını görüyoruz. Hikaye modunda oyuna giriş yaptığımızda ise sorunlu bir ailenin sorunlu ve asi genci olan Jimmy Hopkins olduğumuzu ve yatılı olarak Bullworth akademide bir eğitim öğretim dönemini geçireceğimizi görüyoruz. Okula yeni gelen bu genç ilk hocasıyla görüşmesini yaptıktan sonra ilk arkadaşlarını -ki bunlardan sonra çok fena kazıklar yiyoruz. – tanışıp ortama uyum sağlamaya çalışıyoruz. Yalnız şöyle bir durum anlaşılmasın; Jimmy biraz asi ve hırçın bir çocuk o çevreye pek uyum sağlamıyor genellikle çevrenin ona uyum sağlamasını sağlıyor. Vakit içerinde de bu söylediğimi oyunun ilerleyen kısımlarında daha iyi anlayacaksınız.
Oyun bildiğimiz GTA oynayış tarzında belli görevlerden sonra açılan büyük bir harita üzerinde belli bir yere kadar gezip tozmakta özgürsünüz. Bir yatılı okulda olsak da bu özgürlük ve okul arasında ki denge olayı bence çok iyi yedirilmiş durumda. Yani sürekli derslerin saatini kaçıracağım korkusuyla ortalıkta tedirgin gezmiyorsunuz ama derslerinize girmezseniz de hocalarınız tarafında zorla sıraya oturtulmuş vaziyette kendinizi bulabilirisiniz. Okul içindeyken belli bazı kurallara uymak zorundasınız okulun temel vermek istediklerinden birisi de bu zaten belli bir kuralla ışında yaşamayı öğrenmek. Tabi bu bir oyun olunca ve Jimmy gibi bir karakteri yönetince bunun pek fazla sallamıyorsunuz bu durumda sık sık hocalarınız tarafından koridorlarda kovalanmak yada okul bahçesinde depar atarken kendinizi bulmanız çok olası okul içinde birini pataklarken yada kafasını yumurta ve ya yukarda bahsettiğim gibi koku bombası saldırısı düzenlerseniz sağ üstteki yaramazlıkmetreniz tırmanıyor ve bu nöbetçi öğretmen tarzındaki mavi ceketli adamlar tarafından süratle kovalanabiliyorsunuz bazen ellerinden kaçsanız da çoğu zaman basted yazını görmeniz kaçılınılmaz.

Oyunun bağımlılık yapıcı etkilerinden birisi kuşkusuz eğlence faktörü ve bunun görevlerle çok uyumlu olması. Bir görev size pek çok ödül verebildiği gibi senaryonun akışı ve yeni haritalar açma bağlamında çok önemli . Mesela okula ilk geldiğinizde erkekler yatakhanesi (BOYS DORM) tanıştığınız Garry’nin nasıl bir adam oluğunu öğreniyorsunuz yada hiç ummadığınız bir kızdan bir öpücük almanın Sağlık barınızı nasıl etkilediğini kavrıyorsunuz.
Oyun içinde ana görevler haritada belli noktalarla işaretlenmiş durumda ve sarı yıldız şeklinde size kendini belli ediyor. Okul içinde bahçeden diğer öğrencilerin sizden bazı küçük ricaları da yan görevler olarak değerlendirilebilir. Bunları yaptığınızda da para ve saygınlık kazanıyorsunuz Tabi sürekli bunları yapmak okulda sivrilmenize ve popüler birisi olmanıza neden oluyor herkes sizi gördüğünde selam Jimmy ne haber nasıl gidiyor gibi sorularını duyabiliyorsunuz.
Popüler olmak Jimmy için iyi olsa da çoğu zaman başına dert açmasına da neden oluyor. Okul içerisinde bazı kurallara uymanız şart belli bir düzen içerisinde işleyen okulda sabah ve öğleden olmak üzere iki derse girmeniz gerekiyor. Ders saatini kaçırırsanız ve koridorda aylak aylak gezerseniz enselenmeniz ve zorla kendinizi kaçırdığınız dersin sırasında görmeniz mümkün.
Bu girilen derslere kısaca bahsetmek gerekirse pek çok branşta ve bence çok keyifli dersler kimya müzik sanat(resim) matematik İngilizce biyoloji beden ( : gibi pek çok derse giriyoruz ve her birinde bizden belirli bir yeterlilikte pek çok şey isteniyor.
Örneğin İngilizce dersinde karışık verilen harfler içinden anlamlı kelimeler oluşturmanız gerekiyor. İngilizceniz iyi değilse bu dersten %60 yeterliliği sağlayamayıp kalabilirsiniz. Kimya ve müzikte belli tuşlara doğru zamanlamayı yaparak, sanat dersinde de küçük mini oyunlarla arka fondaki tabloyu açmaya çalışarak eğlenceli ve keyifli dersler geçiriyoruz. Burada biyoloji dersini gördüğümde ise içimde bir şeyler kıpırdadı. 4 senedir okuduğum bölümü bir oyunda görmek ve deney yapmak çok heyecan verici geldi bana.Yada alışkın değildim. Her seferinde değişik bir canlının belli organlarını alıp çıkardığımız ve buna göre not aldığımız bu ders gerçekten tam bana göre. Hiç zorlanmadan ve geriye bir sürü vakit bırakarak pek çok deneyi başarı ile yaptım. İlk deneyin kurbağa kesme deneyi olması benim için ayrı bir neşe kaynağı oldu çünkü geçen sene bayılttığımız kurbağayı canlı olarak ben kesmiştim. Şimdi ise bu sahneyi oyunda gördüm yapılan işlemler gerçek bir biyoloji bölümde yapılanlara %90 benziyor sadece kesim işleminde birkaç değişiklik var. İlk defa bu işlemi yapacak birisi bu sınavda zorlanırken ben bütün işleyişi ve prosedüru bildiğim için 1 dakikada hayvanı iğneleyip kesip çıkan organları alıp petrilere yerleştirmiştim ve inanılmaz bir keyif vermişti bana. Eminim bu işlemi yapmak sizi de çok eğlendirecektir.



Bu bahsettiğim sınavlardan geçmek size bazı önemli bonuslar getiriyor bazen gardropunuza yeni bir ceket girerken bazen de çok ihtiyacınız olan malzemeler elde edebiliyorsunuz. Yada kızlarla aranızı kolaylaştıracak birkaç avantajlı ödül kazanıyorsunuz.
Oyunun bir kolejde geçtiğini düşünürsek bir süre sonra sınıf atlamak mümkün olabiliyor. Ayrıca sınıf atladıktan sonra hayatın sadece okul ve yatakhane arasında geçmediğini dışarıda bir dünya olduğunu fark ediyoruz ve kendimiz okul vakitleri dışında istersek şehirde bulabiliyoruz bunu yaparken de aynı okulda olduğu gibi şehirde de bazı görevlerimiz oluyor bunları yapıyoruz. Şehirdeki küçük görevlerde bize para ve saygınlık kazandırıyor. Şehire alışınca özgürlüğünüz daha bir had safhaya çıkıyor ve benze görevler arsında kendiniz kaptırmışken okul otobüse binip okula gitmek size zor geliyor.



Oyunun bizi içine çeken ve uzun saatler başında kalkmamıza engel olan yapısından biriside yaşayan bir dünya ve yaşayan bir okulun bütün detaylarını barındırıyor olması. Okulun arka kısımlarında çete mensubu elemanlar bir hocadan kaçan öğrenci kavga eden iki çocuğu ayıran öğretmenler, pis bir kantin. Bunların hepsi gerçek okul günlerimden gördüğüm ve bana tanıdık gelen sahneler insanın yüzünde bir tebessüm oluşmasına neden oluyor.

Okulun tasarımı ve mimarisi çok güzel olmuş gerçek bir okuldan hiçbir eksiğin göremedim. Sınıflar tuvaletler dolaplar çöpler idare odası kantin. Bir eksik olarak öğretmenler odasını göremedim ben, olsaydı oraya da bir koku bombası atardık ( :
Oyunda denemenizi tavsiye edeceğim şeylerden birisi dolapların kilitlerini açmaya çalışırken bir hoca tarafından görülürseniz acilen bir çöpe yada açıp bir dolaba kendinizi saklamanız ve sağa sola bakarak ortalık temiz olana kadar orada kalmanız. Çok eğlenceli ve muzip düşünülmüş bir detay, tabi kızlar yurduna gitmekte diğer bir tercihiniz olabilir ( :

Oyunda ana karakter dışında karakter modellemeleri pek uğraşılmamış ve baştan savma duruyor. Yani el kol kafa gövde orantıları birbirine göre fazla yada eksik kaçıyor. Koca kafalı kısa kollu yada kısa bacaklı çocuklar ortalıkta görmek mümkün. Ana karakterlere biraz daha dikkat edilmiş. Oyunda iç mekan ve dış mekan arasındaki geçişlerde bazen takılma problemleriyle karşılaşabiliyorsunuz. Dışarıdaki ortam ve gökyüzü tamamen gerçek bir günde olduğu gibi kararıp aydınlandığı için dışarıdaki hareketlerinizde bunu yavaşlıktan anlamanız kolay oluyor. Ama çok sorun edilecek bir problem değil. Hatta gerçekçilik için son derce gerekli bir durum olduğunu bile söyleyebilirim.



Oyunda sesler gayet başaralı ve yerinde olmuş Jimmy ‘ kız arkadaşlarının sesini saymazsak tabi. Bu kızların sesi son derece cırtlak ve tiz olmuş Ayrıca müzik dersinde yada bir hayvanı keserken çıkan seslerde detaylı bir çalışmanın ürünü olduğu göze çarpıyor. Her hocamızın sesi bir başka geliyor kulağımıza. Üzerinde uğraşılmış olduğu ve baştan savma olmadığı belli sesler bunlar.

Oyunun grafikleri modellemeleri dışında iyi olduğu söylenebilir. Bina ve organik olamayan tasarımlar ise biraz küt gibi dursa da oyunun eğlencesine yada havasına girmenize engel olmuyor. Klasik Gta şehirleri gibi diyebiliriz.

Arka fonda hep aynı tonda çalan müzikler hocalarınız peşinde koşmaya başlayınca temposunu artırıyor sonra yeniden normal haline dönüyor, Fazla kulak tırmalamadığı için onlarla da aranızda bir problem olamayacaktır. Oynanabilirlik ve kolay oynayış olarak biraz alışma sürecine gerek duyuyorsunuz hepsi bu.
Sonuç olarak Bully Scholarship Edition size başında uzun saatler geçireceğiniz vaat eden eğlenceli tam stres atmak için yapılmış kaliteli bir oyun. Okul hayatınızda yapmadığınız pek çok şeyi oyunda yapmanızda mümkün. Oyunu alıp oynamak için bence bundan daha iyi bir sebep olmaz.