Yedinci kitabının henüz çıkmış olduğu ve beşinci filminin de ülkemiz sinema salonlarına gelmesinin an meselesi olduğu şu günlerde, Harry Potter'ın yeni oyununu görmek birçoğunuzu şaşırtmamıştır herhalde. Bizde tabi ki şaşırmadık ve serinin beşinci oyunu olan Order of the Phoenix'i incelemeye aldık.

Öncelikle oyun, ilk üç oyunun aksine, aynı Goblet of Fire(Ateş Kadehi)'ın oyunu gibi tamamen filmin üzerine kurulmuş. Şahsen filmlerinden haz etmesem de kitapların bir fanı olduğumu söyleyebilirim, ki ilk üç oyunu tamamen kitabın atmosferini içerdiği için çok seven birisi olarak "filmin oyunu"nu oynamak biraz hayal kırıklığına uğratmadı değil. Ama hiç değilse Goblet of Fire gibi bir felaketle karşı karşıya değiliz.

Oyunumuz, 10 Ağustos itibariyle ülkemizde de vizyona girecek olan Order of the Phoenix (Zümrüdüanka Yoldaşlığı) filmini konu alıyor. Bir önceki sene, karanlık büyücü Lord Voldemort'un elinden zor kurtulmuş olan Harry Potter'ın Dementor (Ruh Emici)'lar tarafından saldırıya uğramasıyla başlıyor oyun. Ardından hikayede ne olup bittiğini anlayamadan koca bir sıçrama yapıp kendimizi Grimmauld Meydanı 12 Numaralı evde, yani Order of the Phoenix'in karargahında buluyoruz. Ki bu noktada oyunun hikayesiyle ilgili ciddi kaygılar duymaya da başlıyoruz aynı zamanda. Eğer kitapları okumadıysanız ya da filmi izlemediyseniz oyunun hikayesinden hiçbir şey anlamanız mümkün değil. Her şey o kadar hızlı olup bitiyor ve detaysız işleniyor ki, olaylar adeta birbirine giriyor. Bir bakıyorsunuz Dementor saldırısına uğramışsınız, birileri bir duruşmadan bahsediyor ama siz Grimmauld Meydanı'nda Sirius'un evinde büyü yaparak etrafı topluyorsunuz sonra hop diye kendinizi büyücülük okulu Hogwarts'ta buluyorsunuz ve Hermione ile Ron size duruşmadan aklandığınızı söylüyor. Maalesef Hikayeyi çok daha düzenli ve detaylı anlatabilirlerdi, ki ilk üç oyuna bakınca orada daha derli toplu ve anlaşılır şekilde anlatıldığını görüyoruz.

Hogwarts'a ayak basmadan önceki bölümler oyuna alışma havasında geçiyor, bu sırada büyü yapmayı ve kontrolleri öğreniyoruz. Büyü yapma sistemi önceki oyunlardan tamamen farklı ve yeni bir sistem geliştirilmiş. Farenizin sol tuşuna basılı tutup yaptığınız hareketler (sol tuşa basıp saat yönüne doğru bir daire çizmek, sol tuşa basıp fareyi sağa sola çekmek gibi) genel büyülerinizi tetikliyor. (Bir nesneyi havalandırmak, ittirmek yada kendinize doğru çekmek gibi.) Sağ tuşa basarak yaptığınız hareketler ise kısıtlı sayıdaki düello sahnelerinde kullanılıyor. (Rakibi sersemletmek, silahsız bırakmak gibi.) Teoride gerçekten orijinal ve güzel olan bu sistem, oyun içinde saçmalayan kontroller yüzünden maalesef çuvallıyor. Oyunun hikaye anlatımından bile kötü olan şey kesinlikle oyunun kontrolleri. Tam anlamıyla oynayana işkence çektirmek için tasarlanmış kontrol sisteminde, basitçe bir nesneyi hedefleyip ona büyü yapabilmek için 10 dakika uğraşmak işten değil. Normalde bir nesneye büyü yapmak istediğinizde sol tuşa basılı tutup fareyi nesneye doğrultup gerekli büyü hareketini yapmanız lazım. Ama oyunun berbat hedefleme sistemi yüzünden tam önünüzde duran meşaleyi bir türlü hedefleyemeyip Incendio büyüsünü yapamadığınızda ne demek istediğimi anlayacaksınız. (Oyuna bakılırsa ok tuşları da hedeflemede bize yardım edebiliyor ama onlar da ayrı saçmalıyor, o yüzden hiç değinmiyorum.) Kontrollerde başarısız olan sadece hedefleme sistemi de değil tabi ki. Oyun nispeten az sayıda tuşla oynanıyor, ancak bu az sayıdaki tuş da işlevlerini doğru düzgün yerine getiremediği için oyunun kontrollerine alışana kadar (alışabilirseniz tabi) ya da gözünüzü yumana kadar işkence çekiyorsunuz. Koşmak için Shift tuşuna basılı tutmanız lazım ama karakteriniz bazen anlamsızca siz Shift'e basılı tuttuğunuz halde yürümeyi tercih edebiliyor, ya da siz yukarı doğru giderken değişen bir kamera açısıyla karakteriniz birden geriye dönüp koşmaya başlayabiliyor vs... Amma kötüledin oyunu, hiç mi iyi yanı yok derseniz, bu saydıklarım dışında oyunun eğlenceli olduğunu söyleyebilirim. Özellikle Hogwarts'ın gerçekten büyük ve detaylı olduğunu da düşünürsek (gerçi kitaplardaki Hogwarts'ı filmdekine tercih etsem de) okulun o büyülü atmosferini solumak gerçekten eğlenceli. Bulunacak ve çözülecek bir çok sırı barındıran okulda gezerken her yere dikkat etmelisiniz. Çünkü öylece duran duvar ya da yer halılarından yada sönmüş meşalelerden bile keşif puanı kazanabiliyorsunuz.