Samsun'a Çıkış (19 Mayıs 1919)


19 Mayıs günü Samsun'a gelen Bandırma vapurundan Mustafa Kemal ve arkadaşları karaya çıkmışlardı. müfettiş paşaya eski bir Rum evi tahsis edilmişti. Fakat bu evin bulunduğu sokağın hemen alt köşesinde bir İngiliz karakolu kurulmuştu. Bu yüzden Mustafa Kemal bu kadar göz altına yakın bulunmaktan hoşlanmamıştı. Samsun'da bulunduğu süre içinde daha çok kolordu komutanları ile ilişki kurmayı gerçekleştirdi. Böyece girişeceği hareketin kimlerle birlikte yütürüleceğini tespit etmiş oluyordu. Samsun'da kalmaktansa seksen kilometne kadar içerde bulunan Havza'ya geçmeyi daha uygun buldu. Bir süreden beri zaten böbreklerinden rahatsız bulunuyordu. Havza kaplıcalarında dinlenmek istediğini söyleyerek karargâhı ile birlikte yola çıktı. 25 Mayıs günü Havza'ya vardılar. İzmir'e, Manisa'ya ve Aydın'a düşmanın girmesi karşısında Türk ulusunun büyük bir tepki göstermesini sağlamak istiyordu. 28 mayıs 1919 günü valilere, bağımsız mutasarrıflıklara ve onbeşinci, yirminci ve onüçüncü kolordu kumandanlıkları ile Konya'daki ordu müfettişliğine bir genelge göndererek düşman işgali karşısında gelecekte yurdun büyük tehlikelere maruz kalacağını, bunun için halkın tepkisinin çok daha canlı gösterilmesi gerektiğini bildirdi. Ayrıca işgallerin kınandığının hem yabancı devletlere ve hem de İstanbul hükümetine telgrafla duyurulmasını istiyordu. Düzenlenecek olan toplantıların, mitinglerin köylere varıncaya kadar en küçük toplantı merkezlerinde bile yapılmasını istiyordu.
Havza genelgesinin belirli bir amaç güttüğü ortadaydı. Hiç kuşkusuz ilk amaç, İşgale karşı Türk ulusunun tepkisini ortaya açıkça koymasıydı. Ama bunun yanısıra Mustafa Kemal Paşa bu tepkinin boyutlarını da görmek istiyordu. Türk ulusunun yurt sevgisine, sağ duyusuna sonsuz güveni vardı ama bunun somut olarak belirtilmesi gerekiyordu. Nitekim bu genelge üzerine Karadeniz kıyısında Trabzon ve Sinop gibi yerler dışında bütün bölgelerde ve en küçük köylerde bile Türk halkı coşkun gösterilerde bulundu ve gerekli yerlere işgali protesto eden telgraflar gönderildi. İstenilen sonuç sağlanmıştı.
Telgrafların çekilmesi ve ayrıca her yerde gösterilerin yapılması İstanbul'dakileri telaşa düşürmüştü. Harbiye Nâzırı Şevket Turgut, Mustafa Kemal Paşa'a bir telgraf göndererek İngiltere Olağanüstü Komiserliği'nin Harbiye Nezareti'ne bir nota verdiğini ve yurt içindeki düzensizliklere en kısa zamanda son verilmesini istediğini ve bunun yerine getirilmemesi halinde kendisini sorumlu tutacaklarını bildirdikleri duyuruluyordu. İngiliz Yüksek Komiseri'nin notasında azınlıkların korunması istenmekdeydi. Mustafa Kemal Paşa, Harbiye Nazırına verdiği cevapta yurdun işgali karşısında halkın gösterdiği tepkiye engel olmanın hiç kimsenin elinde bulunmadığını, telgrafların ise bağımsızlığımızı elde edebilmek için gönderildiğini bildirdi.
Telgraflar kabinedeki bazı üyeleri de öylesine rahatsız etmişti ki, Sadrazam Damat Ferit Paşa'yı, Mustafa Kemal'in Anadolu'ya gönderilmesi kararını verdiği için eleştiriyorlardı. Sonunda Mustafa Kemal'in geri çağrılmasına karar verdiler ve durumu İngiliz Başkomutanlığı'na da bildirdiler.
8 Haziran 1919 tarihinde Harbiye Nazırı, Mustafa Kemal Paşa'yı İstanbul'a geri çağırdı. Yirmi günden beri Anadolu'da bulunan büyük lider, bu süre içinde bütün orduların birlikleriyle ilişkiler kurmuş, halkı yeterince aydınlatmıştı. Girişimleri kişisel olarak sürdürmek değil de bütün ulusun birlik ve dayanışması içinde devam ettirmek niyetindeydi. Bunun için de bir genel kongre toplama kararındaydı. Artık Havza'dan ayrılması gerekiyordu. Mustafa Kemal, Havza'dan sivil giyinmiş olarak ayrıldı. Böylece bir sivil olarak da mücadeleyi sürdürebileceğini göstermek istiyordu. Bu sırada yirminci Kolordu Ali Fuat Paşa'nın kumandasında Ankara'ya nakledilmişti. Mustafa kemal, yakın dostu Alif Fuat Paşa'ya Amasya'ya gelmesini bildirdi. Ali Fuat Paşa çok önemli bir misafirinin bulunduğunu bildirince onunda Amasya'ya getirilmesi cevabını verdi. Sonradan bu misafirin Rauf Bey olduğu anlaşıldı. Mustafa Kemal, geri çağrılması konusunda Harbiye Nezareti'ne oyalayıcı bir cevap vererek 12 Haziran'da amasya'ya geçti. 14 Haziran'da Müdafaa-ı Hukuk Derneğini kurdu.