Unutulmak... insan için her zaman çok acı verici ve hazin olmuştur. Neden insan unutulur ya da unutur? Neden insan dostlarını, sevdiklerini birer birer kaybeder? Neden hiçbir zaman eskisi gibi olmaz bilinmez ama unutulmak ve unutmak yaşamın en doğal sonuçlarından biridir demek yanlış olmaz sanırım. Belki de hatırlamaya ve hatırlanmaya dair şeyler zamanla yok olduğundan insan kendine 'unutmak' gibi bir huy edinmiştir. Popüler kültür de bu yüzden vardır zaten, bir şeyleri unutmak her zaman kaçınılmaz olsun birileri yok olsun diye. Ya da kim bilir, bekli de her şey gibi zamanın da değişmesinin gereğidir bu. Bu arada insanlar sadece birbirlerini unutmazlar, daha önceden kabullendikleri değerleri, alışkanlıklarını, düşüncelerini, benliklerini kısacası onları insan yapan her şeyi unuturlar. Belki de bu yüzden unutmak biraz da evrenseldir.

Her şeyi unutma gibi bir niteliğe sahip insan gayet doğal ve samimi olarak oynadıklarını da zamanla unutur. Oynadığı ilkel gibi ilginç bir kelimeyle değerlendirdiği konsol oyunlarını, küçük el oyunlarını, hatta sokakta oynadığı saklambaç oyunu bile unutabilir. Teknolojinin, 3 boyutlu dünyanın ışıltılı ortamı içinde zamanla kaybolur.

Yine de 'unutmayanlar' diye bir azınlık her zaman olmuştur. Onların da varoluşu en az diğerleri kadar doğal bence. Onlar sadece unutulan her şeyin tekrar hatırlanmasını istiyorlar. Kimisi bunu yabancıların deyimiyle 'retrospective' anlayışla kimisi de post-modernizm gibi bir sanat akımıyla nitelendirebilir ama asıl gayenin ortaklığından doğan bir birlik hep vardır. İşte bu maksatla oluşturulmuş bir grup tarafından yapılan Ethernal Daughter da geçmiş dair bir şeyleri geri getirme arzusunda bir grup programcı tarafından geliştirilmiş ms-dos tabanlı bir platform oyunu.

Bu tür bir oyun kimin hoşuna gidebilir ki? Hmm... tabi ki pc'si düşük sistem değerlerine sahip bir kesime hitap edebilir. Hiç de öyle değil. İnsan bence geçmişte sahip olduğu değerlere, güzel ve iyi olan her şeye ne olursa olsun sahip çıkmalı. Üstelik elimizde bulunan oyun hiç de vasat bir oyun değil. Öyle ki roleplaying türünü sevenler bile oyunda hoşlarına gidebilecek birçok güzel şey bulabilir. Ses düzenleri ve grafiklerde bu tür bir oyun için son derece güzel. Üstelik Ethernal Daugther RPG ve Platform türünün güzel bir sentezi. Hadi biraz daha derine inelim...

Sanırım ilk olarak hikayeden bahsetmeli... Hikayemiz birçok farklı ırkın yaşadığı bir dünyada geçiyor. Ana karakterimiz Mia adında küçük, tatlı bir kız. Hikaye Mia'nın doğumu ile başlıyor. Mia normal bir bebek değildir ve elleri olağandışı bir şekilde parlamaktadır. Bu yüzden annesi Eluriel tarafından kutsandığına inanmaktadır. Ne var ki Mia çok şanssızdır, doğumunun ardından kötü Dungaga ordularıyla imparatorluğunu bütün dünyayı ele geçirerek büyütmek amacıyla harekete geçer ve bunda başarılı olur. Artık halk, emellerine ulaşan kötü Dungaga'nın esareti altında yaşamak zorundadır. Mia işte bu zorluklarla dolu ortamda esir olarak büyür. Kötü Dungaga insanları acımasızca çalıştırmaktadır.

Yine sıradan bir gün Hume adlı komutan madende çalışmakta olan Mia'dan bir raporu Dungaga'ya götürmesini ister. Mia Dungaga'nın sarayına geldiğinde annesine Dungaga'nın acı çektirdiğini görür. Artık dayanamayan küçük kahramanımız Mia Dungaga'ya elleriyle saldırır. Bu sırada gizli bir gücünün olduğunu fark eder. Bu gizli gücünün sayesinde Dungaga'yı yok eder. Annesi Mia'dan buradan uzaklaşmasını ve doğudaki ormanlara kaçmasını ister. Annesi Mia'ya kötü bir şeyler olmasından korkmaktadır. Mia annesini geride bırakmanın verdiği buruklukla ormana kaçar. Ve Mia'nın uzun yolculuğu böylece başlamış olur.