Günümüzde 'Stealth Action' ya da Türkçe karşılığıyla gizlilik gerektiren aksiyon türünün tanımlanmasını, ortaya çıkmasını sağlayan ve türün örneklerini üreten sayılı yapımlardan biri Splinter Cell. İlk sürümü ile 2003 yılında tanışma fırsatı bulduğumuz yapım günümüze kadar uzanan süre içerisinde kendine ait büyük bir oyuncu kitlesi oluşturmayı başardı. Kazanılan başarıdaki en büyük pay kuşkusuz, son teknoloji oyuncaklarla donatılmış bir casus karakterini sinematik konular ve mükemmel görüntüler eşliğinde sunan, oyunda hem yapımcı hem de dağıtıcı firma olarak karşımıza çıkan Ubisoft'a ait. Her ne kadar yapımdaki ana karakter olan Sam Fisher'ın, türün diğer önde gelen yapımlardan biri olan Metal Gear Solid'in aksine duygusal anlatım yerine sadece işini yapan bir asker görüntüsü vermesi zaman zaman eleştirilere neden olsa da, yapımın kendine özgün bir konsept oluşturduğunu ve diğer yapımlara göre nispeten daha üretken ve yenilikçi olduğunu söylemek mümkün. Önceki yapımın türün ilk çoklu oyuncu seçeneklerini sunması bunun en açık kanıtı olarak gösterilebilir.

Ubisoft, serinin 3. yapımı Splinter Cell: Chaos Theory ile karşımızda. Elimizde Tom Clancy anlatımı ve kurgusuna sahip safkan bir casusluk oyunu duruyor. Chaos Theory serinin en güncel temsilcisi olmasının yanı sıra kesinlikle gelmiş geçmiş en iyi Splinter Cell. Yapım birçok açıdan beklentilerin de ötesinde bir kaliteye sahip.

Chaos Theory'nin hikayesi 2007 yılında Çin'in ve Kuzey Kore'nin Kore körfezini bloke etmesiyle Japonya, Çin ve Kuzey Kore arasında yükselen tansiyonu konu alıyor. ABD'ye ait bir savaş gemisinin Kore'ye ait uzun menzilli füzelerle vurulmasıyla bölgedeki gerginlik dünya'yı 3. büyük savaşının eşiğine getirir. Ancak bu kaos ortamının ardında sanıldığının aksine politik meseleler değil, kişisel hırsların yarattığı bir bilgi teknolojileri savaşı yatmaktadır. Gerilimin ardındaki aktörler düşünüldüğünün aksine çok daha yakındadır ve Third Echelon bu kaos ortamının üzerindeki sis perdesini kaldırmak için harekete geçer.

Ana karakterimiz Sam Fisher'ın yeni yapımda lanse ediliş biçimi önceki yapımlara göre biraz daha farklı. Az da olsa beyazlamaya başlayan saçlar ve orta yaş bunalımı kokan esprilerle karşımızda daha olgun, daha profesyonel bir Echelon ajanı duruyor.

Boynunda dayalı bıçağa göre fazla cesursun sen... Konuş! Parfümünü de beğenmedim zaten.

Chaos Theory de göze çarpan en ölümcül değişim, Sam'in envanterindeki yeni oyuncağı, 1. kalite paslanmaz çelik bıçak olarak karşımıza çıkıyor. Bu sayede Sam sorgulama yaparken eskisine oranla çok daha tehdit edici görünüyor. Özellikle boğazlına bıçak dayalıyken kurbanlarınızın konuşma istekleri oldukça artıyor. Yeni yapımda özellikle "yakın temas" öğesinin oldukça başarılı bir biçimde vurgulandığını görüyoruz. Bazen bu durum öyle bir hal alıyor ki, düşmanınızın her adımına, aldığı her nefese senkronize olup sanki tek bir vücut gibi onu takip ettiğiniz nefes kesici, sinematik kalitede sahneler eşliğinde ilerliyorsunuz. Tabii ki bıçak kullanımı sadece bununla da sınırlı değil. Bıçağı özellikle aceleniz olduğu zamanlar kapı kilitlerini kırmak için de kullanmak mümkün. Bu oldukça gürültülü bir yöntem ve kilit kullanılamaz hale geldiğinden eğer fark edilirse etraftakileri alarm durumuna geçebiliyor. Bıçağın bir başka kullanım alanı ise çadır brandalarını, bez ya da plastik maddeleri keserek kendinize yeni kapılar açmak için kullanabiliyor olmanız.

Oyuna bıçağın da eklenmesiyle yeni yapımda artık düşmana karşı önden saldırılar da yapmak mümkün. Yapımcı yakın teması ölümcül ve ölümcül olmayan, yani etkisiz hale getirmeye yönelik iki ana başlık altında toplamış. Fare'nin sol tuşu ölümcül darbeleri, alternatif ateş tuşu olarak da adlandırılan sağ tuş ise etkisiz hale getirici darbeleri uygulamanıza imkan sağlıyor. Düşmana önden ya da arkadan yaklaşıp ister ölümcül bir bıçak darbesi, isterseniz estetik bir bayıltıcı darbe ile etkisiz hale getirmek mümkün. (Tabi bu ilk seçeneğin estetik olmadığı anlamına gelmiyor) Bu iki seçenekten hangisini seçeceğiniz kendi oyun stilinize, uyguladığınız stratejiye ve görev içeriklerine göre farklılık gösterebiliyor.